Emine Erdoğan, Atıktan Sanata Projesi’nin tanıtım töreninde yaptığı konuşmada, “İnsanlık tarihine baktığımızda eski medeniyetlerden geriye çok güzel eserler kaldığını görüyoruz. 21. yüzyılda, medeniyetlerin geride bırakacakları eser, plastik okyanusları ve çöp dağları olmamalı” dedi.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, İstanbul Havalimanı'nda, himayesinde yürütülen Sıfır Atık Projesi’nden ilham alınan, Atıktan Sanata (ARTWİST) adlı projenin tanıtımı için düzenlenen törene katıldı.

Tören öncesinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile birlikte İGA'nın ev sahipliğinde oluşturulan sergiyi gezen Emine Erdoğan, müzayede satışının ardından tüm gelirleri Çocuk Destek Merkezleri (ÇODEM) yararına kullanılacak ileri dönüşüm eserlerini tek tek inceledi. Daha sonra törende bir konuşma yapan Emine Erdoğan, İstanbul Havalimanı'nın Türkiye'nin dünyaya açılan bir kapısı olduğunu, buradan verecekleri her mesajın, dünyaya sundukları bir vizyonu ifade ettiğini belirtti.

“ÇÖP VE ATIKLAR ASLINDA ÖMÜRLERİNİ HENÜZ TAMAMLAMAMIŞ ENERJİ KAYNAKLARIDIR”

Başarılı organizasyonda emeği geçen herkesi tebrik eden Emine Erdoğan, “Bildiğiniz gibi, Atıktan Sanata Projesi, İstanbul Havalimanı inşaatı sırasında oluşan atık materyalin, sanat eserlerine dönüştürülmesi fikriyle oluştu. İlk kez bir inşaat sahasında, bir sanat atölyesi kuruldu. Bugüne kadar 100 ton atık geri dönüştürüldü. Bu çalışmalar sonucunda, ‘botanik’, ‘moda’, ‘heykel’ ve ‘kullanılabilir ürün’ kategorilerinde çeşitli eserler ortaya çıktı. Bunların satışından elde edilecek gelir, sosyal sorumluluk projelerine aktarılacaktır. Yani, muhteşem ve çok hayırlı bir döngünün içindeyiz şu anda” diye konuştu.

Attıkları her adımla, topluma önemli bir mesaj yaymaya çalıştıklarına dikkati çeken Emine Erdoğan, “Artık biliyoruz ki, çöp ya da atık diye tabir ettiğimiz şeyler, aslında ömürlerini henüz tamamlamamış enerji kaynaklarıdır. Önemli olan, onlara farklı bir bakış açısıyla bakabilmeyi bilmek. Sanat da bu noktada bize önemli bir pencere açıyor” ifadesini kullandı.

“2050’DE OKYANUSLARDA BALIKTAN ÇOK PLASTİK YÜZECEK”

Emine Erdoğan, plastik çağının insanlara sunduğu en sahte vaadin, “kullan-at” vaadi olduğunu dile getirerek kullanıp atılan materyallerin doğada kaybolmadığına, bugün yeryüzünde dünyanın etrafını sarmaya yetecek kadar plastik bulunduğuna dikkati çekti.

Emine Erdoğan, dünyada her bir dakikada, bir çöp kamyonu plastiğin okyanus sularına karıştığını, 2030’da bu rakamın her bir dakikada iki çöp kamyonu plastiğe, 2050’de ise, her bir dakikada dört çöp kamyonu plastiğe ulaşacağını aktardı.

“Yani 2050’de okyanuslarda balıktan çok plastik yüzecek” ifadelerini kullanan Emine Erdoğan, bütün bu çöplerin, ilerleme zannedilen hızlı ve ölçüsüz yaşamanın bedeli olduğunu belirtti.

“YAŞAM, SADECE İNSANA DEĞİL, TÜM YARATILMIŞLARA EN BÜYÜK HEDİYEDİR”

Yaşamın sadece insana değil, tüm yaratılmışlara en büyük hediye olduğunu vurgulayarak bu hediyenin muhafazasının insanın sorumluluğunda olduğunun altını çizen Emine Erdoğan, “Toprağın kokusunu içimize çekmek, uçan kuşları görmek, dalga seslerini dinlemek, hayatın mücevherleridir. Eğer bu mücevherleri kaybedersek yersiz yurtsuz kalırız. O nedenle, her birimizin bu meseleye bir başkasının meselesi gibi değil, kendi öz meselesi olduğu bilinciyle yaklaşması gerekiyor. İnsanlık tarihine baktığımızda eski medeniyetlerden geriye çok güzel eserler kaldığını görüyoruz. 21. yüzyılda, medeniyetlerin geride bırakacakları eser, plastik okyanusları ve çöp dağları olmamalı” değerlendirmesini yaptı.

Kızılderililerin meşhur “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak” sözünün üstünde uzun uzun düşünülmesi gerektiğine dikkati çeken Emine Erdoğan, şunları kaydetti: “Hiçbir maddi güç kuruyan gölleri, yok olan ormanları ve kaybolan türleri geri getiremez. Hiçbir para bize bir damla su yaratamaz. Plastik şişeler, pipetler, naylon torbalar olmadan yaşayabiliriz. Fakat kirlenmiş su, kirlenmiş toprak ve kirlenmiş hava ile yaşayamayız. O nedenle, ben herkesi bir birey olarak günde ne kadar çöp ürettiğini gözlemlemeye davet ediyorum. Eminim ki herkes, tek bir kişi olarak bir günde çıkardığı çöpün miktarına çok şaşıracak. İşte, sorunlarımızın çözümü tam da burada yatıyor. Önce farkındalık, sonra olabildiğince az atık çabası içine girmek. Nihayetinde de; şayet atık üretiyorsak ona yeniden hayat verip veremeyeceğimiz üzerinde düşünmek. Plastik bir şişeyi saksıya, bir sebze kasasını kitaplığa, kullanılmayan kumaşları bez torbalara dönüştürebiliriz. Malzemelerin ömürlerini uzatıp, onların çöplüklerdeki erken ölümlerinin önüne geçebiliriz.”

Konuşmaların ardından projeye katkıda bulunan dokuma sanatçısı Fırat Neziroğlu tarafından Emine Erdoğan’a kaftan takdim edildi.

Emine Erdoğan da projeye katkılarından dolayı; mimar Seçkin Pirim, Yunus Karma, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, Olgaç Artam, Meriç Aktaş Ateş ile Fırat Neziroğlu'na plaket verdi.

Projede yer alan sanatçı ve yöneticilerle fotoğraf çektiren Emine Erdoğan, tüm geliri ÇODEM'e bırakılacak, 27 eserin satılığa çıkarıldığı ve Olgaç Artam tarafından yönetilen müzayedeye katıldı.

Müzayedede Emine Erdoğan'ın son dokunuşlarını yaparak katkıda bulunduğu, Prof. Dr. Rahmi Atalay'ın atık çatal ve kaşıklarla oluşturulan “Anadolu” eseri İGA Havalimanı İşletmesi İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kadri Samsunlu tarafından 500 bin lira bedelle satın alındı.

Emine Erdoğan'ın katkıda bulunduğu, Yunus Karma'nın “Zamanın Dönüşümü” eseri de Reyhan Kalyoncu tarafından alındı.

Kaynak : https://www.tccb.gov.tr/hanimefendi/haberler/

21.06.2019